ultan Abdülmecid Han zayıf vücutlu, sakalları kumral ve teni beyaz, mübarek yüzlerinde yer yer çiçek bozukluğu vardı. Doğru itikatlı, namaza ve oruca devamlıydılar. Bir yere giderken bile abdest almadan çıkmadıklarını, hattâ icap ettiği zaman yıkanmaya vakit olmazsa muhakkak abdest olsun alıp öyle yattıklarını mahremlerinden duydum. Her türlü temizliğe fazlasıyla riayet ederlerdi.
Talihleri mesut ve zamanları bereketliydi. Yetmiş tarihindeki (1853) Rusya seferinde muzaffer ve gazi oldular.
Güzel el yazıları vardı. Yeniledikleri Hırka-i Şerif Camii’ndeki büyük yazılar güzel eserlerindendir. Güzel rik’a da yazarlardı.
Sultan Abdülmecid güzel konuşur, alçak gönüllü ve iltifat edici idiler. Hattâ atmış beş (1848) tarihinde Bâbıâlî’de yapılan huzur imtihanında Sadrâzam Reşid Paşa ve bütün vükelâ ve bendegân hazır oldukları halde imtihanın bitmesinden ve duadan sonra Sadrâzama:
– “Çocuklar güzel tahsil etmişler pek memnun oldum ve bizim çocukları da beraber getirdim ki onlar da tahsile heves etsinler”, diyerek iltifat buyurdukları Beyazıt Rüşdiye Mektebi talebesinden olarak orada mevcut bulunduğum için hatırımda kalmıştır.
Fatma Sultan, Murad Efendi ve Abülhamid Efendi Sadrâzamın sağ tarafında idiler. Gene bir ramazan ayının on beşinci günü âdetleri olduğu gibi saraydaki “Hırka-i Şerif” ziyaretinden sonra Eski Ali Paşa civarında yeniledikleri ve inşa buyurdukları Hırka-i Şerif Camii’ne gitmişler. Mahfili teşriflerinde ikindi biraz gecikmiş ve cemaat hazır ve bekliyormuş. Hemen mahfilden cemaata:
– “Efendiler sünneti kıldınız mı?” Diye sorup:
– “Kıldık efendim”, denilince:
– “Öyle ise biz de sünneti kılalım da farzı beraber kılarız”, diyerek alçak gönüllülük gösterdikleri herkes tarafından söylenmiştir.
Ramazanlarda çok zaman Fâtih ve Beyazıt ve Ayasofya Camiler’ni ziyaret eder, vâiz ve hâfızları dolaşırken hoşlandıkları mecliste teklifsizce oturup maiyetlerinde olan bendelerine de elleriyle otur işareti verirler, vâiz veya hâfızı dinlerlerdi.
Bir ara okçuluğa heves ettiğimiz için Ok Meydanı’na giderdik. Bir gün tesadüfen kendileri de atış yerine geldiklerinde sudûrdan ve kemankeşlerden (ok atıcılardan) ihtiyar Yesârî-zâde Efendi de orada bulunarak eteklerini öpmeye varınca eteklerini vermediği gibi okşayıcı sözler söyleyip iltifat ederek:
– “Sizin duanıza muhtacız. Hayır dua ediniz efendi”, dediği orada bulunanların malûmudur.
Kaynak: Hayat Tarih Mecmuası
Mehmet Atıf Bey