Dil ve EdebiyatTürk Dili

İstanbul Türkçesi için yarışmak

T

ürkiye Dil ve Edebiyat Deneği ile İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü müştereken bir güzel teşebbüse imza atmışlar. Lise talebeleri, İstanbul Türkçesi için denemeleriyle yarışacaklar. İstanbul Türkçesi’ne dair genç bakışla ne deneceğini doğrusu merak etmekteyiz. Müsabaka İstanbul Türkçesinin lüzumuna dair mi, yoksa İstanbul Türkçesiyle yazılmış metinler mi dereceye girecek? 

Hangisi olursa olsun sonuçta güzel. Esas itibariyle İstanbul Türkçesinin lezzeti üslubla fark edilir. Kelime, sese dönüşünce o milletin dili olur. Bu topraklar bugün bir büyük imparatorluğun bakıyesi olduğu gibi Türkiye Türkçesi de Devleti ali Osman’dan kalmadır. Mutfağımız yerden bitmediyse, şehirlerimiz galaksilerden inmediyse dilimiz de bir gecede oluşmadı. 
Türkiye’de ilk ırkçılık dil üzerinde oldu. Önceki devrin TDK’sının Türkçe’ye kıyılması suçunda dahli büyüktür. Zikrettiğimiz devam keyfiyeti göz ardı edilerek dilimiz fukaralaştırıldı. Yeni yetişen nesiller, zengin dil dağarcığından mahrum oldular. Yabancı lisan, Türkçe’den daha önemsenir oldu. 
Türkçe’nin yakın tarih macerası elem vericidir. Resmî ideoloji, zorla arılaştırma, derken ses bayrağımızı pörsüttü. Diğer yandan ölçüsüz iç göçler, dildeki yapıyı sarstı, keza dünyaya açılma rekabette dili hazırlıksız yakaladı, iletişim teknolojisindeki hızlı gelişmeler de yabancı kelimeler tarafından kuşatılmayı getirdi. 
Son otuz yılda Türkçe resmî müdahaleden kurtulmuştur. O kurtulmayla birlikte Türkçe içi kamplaşmalar, öztürkçe denen sun’i çabalar durmuş, dil kendi içinde kendi zenginliğini üretmeye başlamıştır. Ne var ki batıdan gelen istila devam etmekte. 
Bilindiği gibi Türkçemizde üç lehçe var. Çağatay, Azeri ve Türkiye Türkçesi.  Çağatay, Türkistan Türkçesi’dir. Ama ne hazindir ki artık Türkistan’daki Türk devletleri kendi dillerini Özbekçe, Kazakça, Türkmence, Kırgızca diye ifade etmekteler. Azerbaycan’ın Azerice denmesi gibi. Aynı dilin çocukları yabancılaşıyor. 
Bütün lehçelerin bütün zamanlardaki baş tacı İstanbul Türkçesidir.  İstanbul Türkçesi, en üst seviyede bütün kültürel, edebi, fikri ve medeni süzgeçlerden geçerek hayat bulmuştur. Bu Türkçe’yle yazılan bir kitap, dergi ve gazetenin Azerbaycan ve Türkistan’da okunabilmesi Türkiye’ye de Türk âlemine de Türk diline de Türk kültür hayatına da en büyük hizmet olacaktır. Ama yapılması gereken işler var. Evvela alfabenin yeni kalın h, kalın k, ince k, x, w gibi harflerle zenginleşmesi lazım. 

125 sene önce İstanbul’da yapılan bir neşriyat, bütün Türk âleminde okunabiliyordu. Fakat bugün asıl mesele çocuklarımızın e, şey, hı hı demeden sağlıklı konuşabilmeleridir. Kızların ş yerine s’yi telaffuz etmeleri insanı rahatsız etmekte. Son söz, TV’ler İstanbul Türkçesiyle konuşursa bu halis dil, bütün bu coğrafyada çiçek açar. 

Rahim Er

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 128