Türkçenin en vurdumduymaz, cemaate uymaz ve gözü doymaz topluluğu TDK’dır.
***
Türkçenin en muhteşem ve muhterem çağı Osmanlı devridir; en sönük, kadük, güdük ve hödük Türkçe ise bugünkü dilimizdir.
***
Türkçenin en güzel örnekleri çok uzaklarda, târihî duraklarda, mahzendeki evraklarda ve sararmış yapraklardadır.
***
Türkçenin en büyük ustaları mâzîde örtülü, kapıları sürgülü ve türbede gömülü hâldedir. (Bugünkü bozuk dil, yeni üstadlar yetiştiremez ve en üstün zekâları bile az çok köreltir.)
***
Türkçenin en yaman tezâdı, bir yandan “Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak, onu yeryüzü dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek” için harekete geçtiğini söylemek; öbür tarafdan bu dilin mevcut güzelliğini ve zenginliğini de unutturup aşağı düşürmektir.
***
Türkçenin en büyük hâinleri, bu dilin asırlık çınar gibi binlerce kelimesine kılıç üşürenler ve onu bugünkü “kavruk-savruk-buruk-vuruk-kuduruk-uyduruk-kıl kuyruk” hâllere kasden düşürenlerdir.
***
Türkçenin en büyük gaafilleri, gûyâ muhâlif oldukları “Dil Darbesi”nin mahsûlü olan kelimeleri dillerinden düşürmeyenlerdir.
***
Türkçenin en hızlı değiştiği devre, 1935’ten bugüne kadarki 80 yıldır.(Bu seksen senede olan değişme belki 800 senede olmamıştır.)
***
Türkçenin en yersiz kullanılan kelimeleri uydurukçanın maymuncuklarıdır. (Yüzlercesinden birkaçı: açı, algı, araç, aşama, atama, bay, bayan, belge, bilinç, birey, etki, ilgi, ilginç, olay, olumlu, savunmak, sorumlu, sorun, süreç, önemli, özel, özellik, uygulama…)
***
Türkçenin en zavallı tarafı, birtakım uydurma kelime ve kalıpları olur olmaz, kör değneğini beller gibi tekrarlayıp bunlarla çok mühim şeyler anlattığını zannetmektir.
***
Türkçenin en azgın, kızgın ve doludizgin eki “-al / -el; -sal / -sel”dir…
***
Türkçenin en büyük acısı, Haç şeklinde bir tahtaya (çarmıha) gerilip ayaklarından ve ellerinden çakıldıktan sonra vücûdundaki Arapça / Farsça uzuv ve unsurların kerpetenle, cımbızla lif lif didiklenmesi, lime lime tırmalanıp koparılmasıdır…
***
Türkçenin en büyük yalanı, binlerce kelimenin resmî zorlamayla değil halkın tasvip ve tasdîkiyle kaldırılıp atıldığıdır…