MakalelerMedeniyetimiz

Yabancılara Göre Türkler

Türkiye Huzur Ülkesi

H

rıstiyanlarının çoğu Türkler’i uğursuz, barbar ve imansız insanlar sanarlar. Halbuki Türkler’i yakından tanıyıp konuşanların edindikleri intibaa tamamen farklıdır. Zira Türkler “ Başkasına, ancak bize yapılmasını istediğimiz şeyi yapmak” kaidesine uygun hareket eden son derece iyi insanlardır.

Burada “Türkler”den doğuştan Türk olanları kabul ediyorum. Yoksa, Türkiye’de sayıları pek yüksek olan ve tecrübenin de gösterdiği gibi her türlü melaneti ve kötülüğü yapabilecek tiynette olup, ne Allah’a ne de insanlara hiçbir vefa göstermeyen dönmeleri, yani aşka bir dine mensup oldukları halde sonradan Türkler’in dinine girenleri kasdetmiyorum. Doğuştan Türk olanları namuslu insanlardır ve namuslu insanlara Türk olsun, Hıristiyan veya Yahudi olsun aynı şekilde saygı gösterirler. Bir Türk kadar Hıristiyan’ında malının çalınmasının mübah sayılamayacağına kanidirler.

Türkler çok dindar ve merhametlidirler. Dinleri uğruna çok gayret sarfetmekte, onu bütün dünyaya yaymaya çalışmakta bir Hıristiyan’ı beğenip sevdikleri zaman ondan “Türk Müslüman” olmasını rica etmektedirler.

Büyük saygı besledikleri padişahlarına son derece sâdık ve itiatkârdırlar. Padişahlarına ihanet ederek Hıristiyanlar tarafına geçen bir Türk’e rastlamaya imkan yoktur.

Türkler birbirleriyle pek münakaşa etmezler. Şehirde askerler de dahil, kimse silah taşımaz. Pek az kavga ederler, düello nedir bilmezler. Bu, Hazreti Muhammed’in, kavganın iki büyük kaynağı olan şarap ve kumarı yasaklamasının neticesidir. Gerçekten hâlis Türkler şarap içmezler; içenleri de afyon içenlerle bir tutarlar.(1)

Ne Hırsız var Ne Yankesici

Türkiye halkın güvenini korumak üzere uygulanan tedbirler ve zabıta bakımından örnek alınacak mükemmelliktedir. Yankesicilik, ev soymak veya yol kesmek gibi hadiseler Türkiye’de meçhuldür. Harpte veya sulhta, yollar hep aynı derecede ve evler kadar emniyetlidir. Bütün imparatorluğu tam bir emniyet içinde baştanbaşa dolaşmak daima mümkündür. Bilhassa, hareketli ve işlek olan yolda pek çok sayıda insanın gidip gelmesine rağmen, çok az veya hemen hemen hiç hadise olmaması hayret edecek derecededir.

İstanbul’da hırsızlık çok nadirdir. Bunun sebebi, Türkler’in, hırsızlığı insan tabiatına lâyık olmayan aşağılık bir hareket saymaları gibi, pek de aşırı derecede sert olamayan kanunlardan korkmaları da olabilir. Sebebi ne olursa olsun İstanbul’da Türkler’in hırsızlık veya yankesicilik yaptıkları hemen hemen hiç vâki değildir. İstanbul’da güvenilmeyecek olanlar yalnız Bulgarlar’dır. Çoğu hilekâr ve dolandırıcıdırlar. Bunlara rağmen yine de İstanbul’da evlerin kapısını kapamaya hiç lüzum görmeden tam bir emniyet içinde yaşamak mümkün olmaktadır.

Rumlar’ın bazen büyük çapta hırsızlıklar yaptıkları vâkidir. Ama asıl maharetleri zekaları kadar faal ve hareketli parmakları sayesinde yaptıkları küçük yankesiciliktir.(2)

Dünyanın En Medeni Halkı

Bütün Türkler bir fikir üzerinde düşünceye dalmış kimselere benzerler. Hepsinin hareketlerinde aynı ciddiyet, konuşma, bakış ve mimiklerinde aynı itidal mevcuttur. İnsan, paşadan küçük bir bakkala kadar bütün Türkler’in aynı okulda yetişmiş, aynı asalet mertebesine sahip büyük senyörler  olduklarını zanneder. O kadarki, İstanbul’da bir halk tabakasının bulunduğunun farkına bile varmaz.

Görünüşe göre söylemek gerekirse denilebilir ki İstanbul halkı yeryüzünün en medeni ve en dürüst halkıdır. İstanbul’un hiçbir semtinde hatta en kuytu köşesinde bile bir yabancıya tecavüz edildiği vâki değildir.

Camileri ziyaret etmek hatta bunu ibadet saatinde yapmak bizim kiliselere yapabileceği ziyaretlerden çok daha emin şartlar içinde mümkündür. Kalabalık içinde saygısız bir bakışla karşılaşmak şöyle dursun yadırganacak bakışlara bile hiçbir zaman rastlanmaz.

İstanbul’da sokak kavgalarına, maksatsız dolaşan serserilere, dedikoducu kadınlara, herhangi bir fuhuş belirtisine hasılı yüz kızartıcı harekete rastlamak mümkün değildir. Çarşıda da camidekine benzer bir sükûnet hüküm sürmektedir. Her tarafta mümkün olduğu kadar az konuşulmakta ve sakin hareket edilmektedir. Bütün yüzler, eller ve ayaklar tertemizdir. Yırtık elbiselere nadiren rastlanmaktadır ama kirli olanlarına hemen hiç rastlanmaz. Hiçbir tarafta haylaz ve dilenci güruhuna tesadüf edilmez. Her tarafta çeşitli sosyal sınıfların birbirlerine karşılıklı saygı duydukları görülür.

Kaynak:

3-M. de Thevenot’un 1665 yılında Paris’te yayınlanan “ Reloriond’un Voyage Fait au Levant” adlı eserinden
2- İngiltere’nin Türkiye büyükelçisi Mr. Poner, “ Observations sur la  Religion, les Lois.le Gourvernement et les Moeurs des Turcs” adlı eserden
3- Hans Barth-“Le Droit du Croissant”

 

 

Prof. Dr. İsmet Miroğlu

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 242