MakalelerMedeniyetimiz

Unutturulan Bir Kahraman: Edirne Müdafii Şükrü Paşa

O

smanlının son zamanlarındaki kahramanları arasında biri var ki değeri sağlığında Türkler tarafından anlaşılamamış, ancak kendisine öldükten sonra kıymet verilmiştir. Bu şahıs, Balkan Harbi esnasında Edirne Müdafaasında gösterdiği kahramanlık dolayısıyla kendisine milletince “Edirne Müdafii” unvanı verilen Erzurumlu Mehmed Şükrü Paşa’dır. 

O, 1857 yılında Erzurum’da doğmuş, 1916’da İstanbul’da vefat etmiş ve ömrünün her anını milletine hizmet etmekle geçirmiş bir Osmanlı paşasıdır. Şükrü Paşa, Balkan Harbi sırasında 45 günlük bir kuşatma için hazırlık yapmış bir şehri, düşmanın bütün fiziki ve psikolojik baskılarına rağmen takriben 5,5 ay savunmuştur. 
O, Edirne muhasaranın en kanlı günlerinde “Düşman hatları geçtikten sonra ölürsem kendimi şehit kabul etmem. Beni mezara koymayın. Etimi itler ve kuşlar çeke çeke yesinler. Fakat müdafaa hattımız bozulmadan şehit olursam, kefenim, lifim, sabunum çantamdadır. Beni bu mahalle gömeceksiniz ve gelen nesiller üzerime bir abide dikeceklerdir” diyerek, büyük bir savunma örneği göstermiştir. 
Onun bu mücadelesi Edirne’nin düşmesinden sonra işgalciler tarafından da takdir görmüş olmalıdır ki, Bulgar Kralı Ferdinand,

“- Bir yanlışlık olmuş olmalı. Şehrin zaptı sırasında beylik kılıcınızı vermişsiniz. Sizin gibi askerlerin kılıçları alınmaz. Siz savaşta şanlı bir sayfa yazdınız. Lütfen kılıcınızı kabul buyurunuz. Yalnızca sizi ağırlamaktan değil, aynı zamanda imkânsız bir savunmayı gerçeğe dönüştüren sizin gibi askerlerle savaşmaktan gurur duyuyorum” diyerek kılıcını kendisine geri vermiştir.

Bu olay devrin Avrupa matbuatında da geniş yankı uyandırmış, Paris’te neşrolunan haftalık Le Petit Journal dergisi 13 Nisan 1913 tarihli ilave baskısına “Edirne Müdafiine Saygı, Bulgar Çarı Ferdinand, şanlı mağlup Şükrü Paşa’ya teslim ettiği kılıcını iade etmektedir” ibaresiyle Kral Ferdinand ile Şükrü Paşa’nın resmini kapak yapmıştır.
O dönemde Fransız halkı bu olaydan o kadar çok etkilenmiş ve Fransız yazar ve edipleri Claude Farrere ve Piyer Loti öncülüğünde Fransa milleti namına hazırlanan bir şeref kılıcı ve binlerce imza bulunan bir “Altın Kitap”, Şükrü Paşa’ya takdim edilmiştir. Bu kitabın girişinde tarihe bir ibret vesikası olarak şunlar yazmaktadır:

“General,

Vatanınızın üstüne çöken felaketler içinde top sesleriyle katliam korkuları her tarafa ıstırap saçarken, siz en zapt edilmez şecaat ve hamasetle en ulvi gayretin en güzel örneğini teşkil etmeğe muvaffak oldunuz.

Her taraftan tehdit altında kalan devletinizin en çaresiz musibete mahkûm gibi göründüğü sırada, siz başkaldırıma hayretler içinde kalan dünya, böyle evlatlar yetiştiren bu ırkın damarlarında kendisine feyyaz bir inkişaf temin edecek bir kan bulunması zaruri olduğunu itirafa mecbur olmuştur.
Harp ilan edilir edilmez, Arnavutluğun içlerinden kalkıp bundan sonra artık efsanevi bir kale halini alan Edirne’nin mukavemet esbabını (sebebini) tanzime koştunuz, işte, orada sizi gittikçe tazyik eden bir demir ve ateş çemberi içinde her taraftan tecrit edildiniz ve korkunç bir düşmanla çarpışıp duran diğer Osmanlı ordularından da hiçbir yardım beklemediğinizden sayıca on mislinizi bulan muhasırlara karşı etrafınızda ne varsa hepsi dağılıp devrildiği halde, isimlerini daima taziz edeceğiniz kahraman silah arkadaşlarınızın imrenilecek kadar mükemmel yardımlarıyla siz yenilmez ve zapt edilmez bir halde dimdik durdunuz.
Ne mahsur şehrin ahâlisini tehdit eden açlık, ne üst üste saldıran hücum dalgaları, ne askerinizin başına düşmanınızın yağdırdığı hücum dalgaları, ne moral bozucu yığınlarla beyannameler, ne soğuk, ne hastalık, ne de ölüm gibi şeylerin hiç birisi sizin o kaya gibi imanınızı sarsmadı, hiçbir şey sizin akla sığmaz fedakarlığınızı gevşetmedi.
Bununla beraber mukadderat iradenizden daha kuvvetli çıktığı için nihayet onun hükmüne boyun eğmek mecburiyetinde kaldınız, fakat daha sulh zamanından itibaren bütün gayretinizi takviyesine hasrettiğiniz bu kalenin her surunda, sizin isminiz, artık silinmez harflerle nakşolup kalacaktır.
İşte öyle olacağı içindir ki, ilerde destan rüyaları görecek şairler, bu yıkık istihkâmlardan ilham almaya ve taşların sırlarını söyletmeye geldikleri zaman, kahramanlıklarınızla dünyaya ün salan bu tabyaların üstünden birden bire onlara, sizin aslan çehreniz görünecek ve en hisli şiirler işte onun o coşkun ilhamından fışkıracaktır.
General,

Siz üstünden ûlvi bir lerze geçmesine sebep olduğunuz için bütün dünyanın size bir minnet borcu var. İşte bundan dolayı, düşman eline sağ geçmiş olmaktan mütevellit büyük acınızın içinde eğer size teselli verebilecek bir söz ve kalbinize kuvvet verecek bir işaret tasavvur edilebilirse, hayranlarınız şimdi size, işte o teselli ile kalp kuvvetini vermek istiyorlar.

Osmanlı Padişahları’nın eski payitahtını müdafaa için o kadar şecaat ile çarpıştınız ki, nihayet siz de Şıpka, Plevne kahramanlarının şanlı silsilesine katıldınız. Padişahınızın size tevcih etliği “Gazi” unvanı vatanınıza olan hizmetlerinizi ebedileştirmiş oldu.
Bu Altın Kitabın başından sonuna kadar imzaları sıralanan sayısız hayranlarınız, bugün size takdim etmekle oldukları şeref kılıcının, o şanlı müdafaanızın bütün hafızalarda nakşolup kalacağını, bu unutulmaz muhasara esnasında sizden uzak bulunmuş binlerce kalbin de sizin kalbinizle beraber çarpıp bütün ısdıraplarınıza iştirak etmiş olduklarını ve siz vatanınıza karşı vazifelerinizi yaparken onların da size candan hayır dua ettiklerini hatırlatması, temennisindedirler. Paris – 1913, Nisan”
Edirne’nin sûkutunu ve Şükrü Paşa’nın esaretini takiben Almanya’daki subay arkadaşları onun için “Edirne Kahramanı Şükrü Paşa” adıyla Almanya’da bir anıt kitabe diktirmişlerdir.

Yrd.Doç.Dr.Veysi Akın

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 242