Kafkasya - KırımMakaleler

Stalin’in Zulmünden Türkiye’ye Kaçan Kırım Türkleri’nin Akibeti Ne Oldu?

1

resim

924’te Lenin’in ölümünden sonra Sovyetler Birliği’nin başına geçen Stalin, 1953 yılına kadar, 29 yıl süreyle – yani çok uzun süren bir iktidar dönemiyle — Sovyetler Birliği’nin tartışılmaz lideri oldu. Stalin döneminde, Sovyetler Birliği; bürokratik işleyişini ve parti mekanizmasını oluşturdu, ideolojisini şekillendirdi, sanayileşti, II. Dünya Savaşı’na girdi ve galip çıktı. Sürgünler, kıyımlar, infazlar, kamplar, açlık yaşadı. Milyonlarca insan öldü. Geride kalanlar yeni bir pota içinde yoğruldu veya suskunluğa mahkûm oldu. 

Stalin dönemi; Sovyet kimliğinin oluşturduğu, bu kimliğin yaşandığı ve kurumsallaştığı bir dönemdir. Alfabe politikaları, dil politikaları, eğitim politikaları, güdümlü edebiyat politikaları, tarihin yeniden yorumlanması ve Sovyet tarihçiliğinin oluşturulması bu dönemin mahsulüdür.

Sovyetler, yine bu dönemde bir dünya gücü olarak iki kutup dünya düzeninde yerini aldı. 
Stalin ve dönemi hakkında pek çok sayıda çalışma yayımlandı.  Soljenitsin, Gulag Takımadalari ve Ivan Denisoviç’in Hayatında Bir Gün romanlarıyla Sovyet kamplarını ve hapishaneleri dünyaya tanıttı. Anlatacak başka ne kaldı? 

Bizler için Sovyet dönemini kendi eksenimizden anlatmak, Türkiye ve Türk Dünyası perspektifinden, kendi bakış açımızla, kendi referanslarımızla ortaya koymak kaldı. 

II. Dünya Savaşı’ndan Sovyetler Birliği galip çıkmıştı, bu zafer Stalin’in zaferiydi. II. Dünya Savaşı zaferi; Sovyetleri manen bütünleştirmişti, çünkü hep birlikte ortak bir hedefle mücadele edilmişti, ancak, zaferin bedeli de ağır olmuştu, milyonlarca Sovyet vatandaşı II. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybetmişti. 

Bunları biliyoruz. Acaba bizim buna ilave edecek neyimiz var? Sovyetlerin cephede ön saflara sürdüğü bölüklerin doğulular, yani büyük bir kısmının Türkler olduğu gerçeğini ilave edebiliriz. Bence, bu gerçeği yeterince kavramış ve ifadeye dönüştürmüş değiliz. (Benzer bir durumu çok sonraki yıllarda, 1979’da görüyoruz. Afganistan’ı işgal eden Sovyet birliklerinin de ön saflarını yine doğulular teşkil ediyordu.) Kendi bakış açımız derken bunu kastediyorum. 

Dünya tarihi, Stalin dönemi sürgünlerini bilmekle birlikte, sürgün edilenlerin ve sürgün sebebiyle telef olanların önemli bir bölümünün Türkler (Kırım Tatarları, Ahıskalar, Karaçaylar) olduğunu idrak etmemekte, bunu bu biçimde ifade etmemektedir. 

Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın adı göç etmek durumunda kalan ve yurdundan ayrı düşen bir ailenin özlemini, yurt arayışını dile getirmektedir. İlber ismi, yani; “İlber” (ona bir yurt, bir il ver!) anlamına gelmektedir. 
Stalin, Roosevelt ve Churchill Yalta Konferansı’yla II. Dünya Savaşı’nı sonuçlandırmıştı (4-11 Şubat 1945). Yine bu konferansta 1 Mart 1945 tarihine kadar Almanya’ya savaş açan ülkelerin Birleşmiş Milletler’e katılabileceği kararı da alınmıştı. Bunun üzerine Türkiye, yenik taraf Almanya’ya 23 Şubat 1945’te savaş ilan etti. Yani savaş bittikten sonra savaş ilan etmiş ve savaş anlaşmalarının kararlarına bağlanmış olduk.

Yalta’nın akabinde, Potsdam Konferansı yapıldı ve Sovyet mültecilerin Sovyetlere iadesi kararı alındı. Stalingrad savaşından sonra Alman ordusu ile birlikte Sovyet topraklarını terk eden on binlerce mülteci bulunuyordu, bu mülteciler Sovyetler Birliği’ne iade edilecekti. Ve edildiler de. Olayların bu noktasında, Romanya’ya iltica eden 20-30.000 Kırım Tatarı Türkiye’ye iltica talebinde bulundular. Ancak, Türkiye bu talebi kabul etmedi… Sovyetlerin vatan haini addettiği bu insanlar Sovyetlere iade edildi. 

Mültecilerin yanı sıra, Alman esir kamplarında bulunan Sovyet savaş esirleri de Sovyetlere geri gönderiliyordu. Sovyetler, esir düşmüş Sovyet vatandaşlarına düşmanla iş birliği yapmış gözüyle bakıyordu. İstanbul Boğazı’ndan Karadeniz’e vapurla yapılan sevkiyat sırasında, savaş esirleri vapurdan atlayıp, balıkçıların yardımıyla kurtulup, Türkiye’ye iltica ediyordu. Türk kökenli mülteciler Yozgat’taki kampa, diğerleri ise Manisa’daki kampa yerleştiriliyordu.

 Yozgat’taki kampta savaş esnasında Sovyet sınırından kaçıp Türkiye’ye iltica etmiş Türkler (Azeriler) de vardı. Türkiye, İnönü’nün talimatıyla, bu insanları Kars’ın Kızılçakçak köprüsünden Sovyetlere teslim etmişti. Teslim edilen bu insanlardan bir kısmının sınırın öbür tarafında -Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nde- kurşuna dizildiği anlaşılıyor. Teslim edilen mülteci sayısı 1100. Yıl 1945. Türkiye’nin Milli Şef dönemine ait kararlar ve olaylar basına yansıtılmamış, kamuoyundan gizlenmiştir. 

Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 242