Aslen Başkurdistanlı olan meşhur Türk tarih profesörü Zeki Velidi Togan, babasının Rusça’yı neden oğluna öğretmek istediğini hatıralarında şöyle dile getiriyor:
en daha altı-yedi yaşlarında Arapça ve Farsça ile birlikte Rusça öğrenmeye başladım. Bu üç dili bu kadar erken öğrenmem hayatımda bana çok vakit kazandırdı. Bana büyüdükten sonra, vaktimi bu dilleri öğrenmekle uğraşmak yerine, başka mevzularla uğraşmak imkanını bahşetti. Neden Rusçaya bu kadar erken başladım? Bunun sebebi var. Babam askerlikte Rusça bilmediğinden çok çekmiş ve oğlu olursa, ona her şeyden evvel Rusça öğrettireceğine karar vermişti.
Babam bunu şöyle anlatırdı:
Müslümanlıkta “ihtilâm” vaki olursa boy abdesti “gusül” alınır; babamın başına da askerlikte bu hal gelmiş. Fakat geceleyin “gusül” yaparken nöbetçi subay tarafından yakalanmış. Askerî doktorun talebi üzerine, bölük kumandanı olan subay babamı hapsetmiş ve saatlerce kum torbası altında bulundurmak suretiyle cezalandırmış.
Babam, üzerindeki kum torbasının acısına dayanamayarak ah çekerken, Dağıstanlıların Rus ordusu mensubu olan ve “Şamhal” denilen beyleri kalın üniformaları ile babamın yanından geçerken;
– “Bu nedir?” diye genç Rus subayından sorar. Kumandan da hâdiseyi anlatır. Şamhal da kumandana: – “O halde bu er cezasını benim yanımda çeksin” diye kendi kıt’asına götürür.
Rusça bilmeyen babam onunla Arapça konuşunca Şamhal çok memnun kalmış ve ceza müddeti geçip babamı bölüğüne iade ederken Rus kumandanına;
– “Bu iyi gençtir, sen bunu çavuş yap” der, böylece babam çavuş olur, ama Rusça bilmediğinden bu çavuşluk ona çok ağır gelir, çok dayak yer.
Prof. Dr. Zeki Velidi Togan