Libyadan Bir Hatıra:
960 yılında Milli Birlik Komitesi üyesi Ahmet Er Beyefendi, Libyada’ki Türk Sefaretine “Devlet Müşaviri” olarak tayin edilir.
Kendileri zaman zaman seyahate çıkarlar. Bunlardan birinde mihmandarı, geçtikleri kasabada yaşlı ve meşhur bir Şeyh’in bulunduğunu, O’nu ziyaret etmenin faydalı olacağını söyler.
Ahmet Beyefendi ile giderler. Oldukça ıssız bir yerde, bir ağaca arkasını yaslamış olan 80 yaşlarında, beyaz sakallı ve âma olduğu ilk bakışta belli olan Şeyh’i görürler.
Ahmet Er kendisini takdim eder, Türk olduğunu da söyleyerek elini öpmek ister. Bunun üzerine Şeyh Ahmet Bey’e hitaben:
-“Ben senin elini öpmeliyim” der.
Ahmet Er’in “estağfirullah” demesine fırsat vermeden elini öper. Bilmukabele muhatabı da onun elini öper.
Bunu müteakip Şeyh Ahmet Bey’e
-“Hangimiz kazançlı çıktık” der.
Ahmet Er’de:
-“Ben kazançlı çıktım. Çünkü Pir-i fanî bir Müslüman büyüğünün elini öptüm” der.
Şeyh, hafifçe güler ve şu cevabı verir:
-“ Hayır ben kazançlıyım. Çünkü sen çölde fakir ve naçiz bir Müslüman’ın elini öptün;
ama ben ise şanlı, şerefli Osmanlı’nın elini öptüm.”
Prof. Dr. Aydın Taneri