Kafkasya - KırımMakaleler

Kırım’dan Gelen Kırımlı Anlatıyor

K

endisi aslen Kırım Türklerinden olup, çok önceden Türkiye’ye yerleşmiş bir kişi. İki üç günde bir de çay içme bahanesiyle gürüşüyoruz. Bir gün samimiyetimize sığınmış olmalı ki, “Sana enteresan bir şey anlatacağım. Beni bir dakika dinler misin?” dedi. Anlattığı üç ayrı anekdottu. Ama üçünden ortaya çıkan sonuç çok enteresandı.

Efendim, yaklaşık üç dört sene evvel Kırım’a giden bir heyetin içindeydim. Kırımlılar bizi o kadar candan karşıladılar ki kelimelerle anlatılamaz. Misafirperverlikleri, izzet ve ikramları saygıda kusur etmeyişleri yönünden hiçbir şekilde dejenere olmamışlar. Geleneklerimizi olduğu gibi taşıyorlar.

Oraya kurbanlıklardan götürmüş ve fakir fukaranın yemesi için kurbanlarımızı orada kesmiştik. Gerçekten, hiçbir israfa meydan vermeden, usulüne uygun bir şekilde kurbanlıklar kesildi. Büyük büyük kazanlarda içine domatesi, maydanozu ne bileyim çeşitli sebzeler de karıştırılarak sanki bir aşureye benzer mükemmel bir yemek yapıldı. Yediden yetmişe herkese bedava dağıtılan bu yemekler, kurban kelimesindeki yakınlaşmayı çok güzel tarif ediyordu.
Bu esnada iki olaya şahit oldum…

Birincisi, bir iki yerde lazım gelen dua okuma işini bana havale ettiler. Dedim ki, “Ama ben hoca değilim.” Bunu söylerken, bizdeki din görevlilerini kastediyordum. Yoksa, elhamdülillah ben kendime yetecek kadar dua biliyordum. Meğer bulunduğum grubun arasında benim bildiğim kadarını bile bilen yok. Din namına, Allah, La ilahe illallah Muhammedun Resulullah, Fatiha ve İhlas sureleri gibi bir iki sureden başka dua bileni yok. Çok şaşırmış olarak, kendi bildiğim duaları okudum. Herkes hem şaşkın hem hürmet içinde beni dinliyordu…

Sonra bir ara, bir eski otomobilin içinde, yaşlı bir teyze çağırdı beni. Gözleri çok az görüyormuş. Kolumdan tuttu ve dedi ki:
-İstanbul’dan gelmişsin öyle mi?
Evet.
Orada büyük büyük camiler varmış öyle mi?
Evet.
İnce ince, kalem gibi minareleri de varmış öyle mi?
Evet.
Bir ezan okur musun bana. Oku da dinleyeyim.
 
Sandım ki, yine bizdeki din görevlileri gibi ezan okumam isteniyor. “Bilmiyorum ki teyze” dedim. Sen misin bunu diyen. Elimi bıraktı ve “İnanmıyorum. Sen İstanbul’dan gelmemişsin” dedi. Sonra anladım ki, teyze ezan sesine hasret. Bu kez de ezan okudum… Bu arada dikkat ettim, elimi sıkı sıkıya tutmuş, gözlerini yummuş bambaşka aleme dalmış gitmişti… Gözlerinden inci taneleri gibi yaşlar süzülüyordu. Dedi ki, “Ah oğul, ben daha çocuktum. Bizde cami komadılar. Ezan sesi çığrılmaz oldu. Yıllar var ki o sese hasretiz. O sese hasret… Siz hep ezanı dinlersiniz değil mi? Ah onu hep dinlersiniz değil mi?”

Tuhaf duygularla teyzenin yanından ayrılırken, bu insanların dine olan sevgilerinden asla bir şey eksilmediğini ama din adına en ufak bir bilgiyi de bilmediklerini fark ettim hüzünlenerek.
Bu duygum bir Kırımlının evine misafir olduğumda daha da netleşti. Çünkü çok güzel bir evin avlusunda bizi ağırlayan ev sahibi, ikram için bize votka sunuyordu. Adına da rakı diyorlardı. Bu esnada kulağına eğilen birisi, “Bu gelenler, bunu içmiyorlar. Haramdır” dediğinde, ev sahibi adamcağız nasıl mahcup oldu anlatamam. Öyle üzüldü öyle üzüldü ki, kelimelerle tarif edilemez. Yüzümüze bakamaz oldu ve bir anda ortadan kayboldu.

Neden sonra, telaş ve üzüntü içerisinde, elinde bir şişeyle çıka geldi. Sorduk bu nedir diye. Verdiği cevap çok enteresandı:
Aziz beğim. Ne olur kusuruma bakmayın. Size haram olan şeyden getirmekle kusur ettim. Bunu telafi etmek için dört beş komşuyu dolaşıp, ancak bunu bulabildim. Buyurun bunu getirdim size.
Nedir bu?
Bu mu, bu şaraptır. Kattiyen rakı değildir.
Neyin haram neyin helal olduğunu bile bilmiyordu iyi kalpli Kırımlı. Dini bilgilerden bu kadar habersizdiler.

Ve üçüncüsü de, böylesine dîn bilgisine muhtaç insanlara, Diyanet İşleri yine iyi niyetle Kur’an-ı kerim gönderiyordu. Oysa bu adamlar değil Kur’an-ı okumak, en temel bilgilerden mahrumdular. Dolayısıyla Diyanet İşlerine buradan sesleniyorum! O insanlara, Kur’an-ı kerimle birlikte, dinlerini doğru öğrenebilecekleri kitaplar da göndermeliler…

 

Ünal Bolat

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 242