MakalelerMedeniyetimiz

Kanuni’den Bâli Beye Mektup

S

ınır boylarında birçok başarılara imzasını atan büyük akıncı komutanı Bali Bey (Koca Bali Paşa) (1519-1520) tarihinden itibaren Belgrad Muhafızlığı’na getirilmiştir. Aynı zamanda Kanunî’nin halasının oğlu olan Bali Bey bilhassa Macaristan, Almanya ve Polonya seferlerinde gösterdiği yararlılıklardan sonra Kanunî Sultan Süleyman’a, bir mektup yazarak kendisine tuğ verilmesi talebinde bulunur (Osmanlı sisteminde Sancak Beyi’ne yani bugünkü anlamda Tümgeneral’e bir tuğ verilirdi).

“Devlet-i Aliyye-i Şahane” hükümdarı Koca Kanunî ne yapar dersiniz? Acaba. 

– ” Bre Bali Beg, sen bilmezmisün ki makam istenmez verilür” diyerek kestirip atar, hatta hiddetlenip vazifesinden azl mi eder, hatta ve hatta iyice gadaplanıp kellesini mi alır? Hayır, asla!

Batılılar’ın üzengi öpmek için yarıştıkları Muhteşem Süleyman, Bali Bey’in bu talebine Osmanlı diplomasi dilinde adı “Hatt-ı hümayun” olan bir cevabî mektup gönderir, ama ne mektup! Mektubun sahibi sanki yedi iklime hükmeden bir süper gücün hükümdarı değildir de, talebesini hüsn-i ahlâkla terbiye eden bir hocadır.

Evet, makam talebinde bulunan komutanına ibretli ve bir o kadar da düşündürücü şu satırlarla hitap eder Muhteşem Süleyman:

“ … Malum ola ki tarafınuzdan  irsal olınan  (gönderilen) mektub vusul bulub kıraet olunduktan sonra mefhumu malumumuz olmuşdur. On sekiz pare kal’a feth itmişsün. Otuz bin kızak Tersane-i âmireme gönderüb, altmış bin baş göndermişsün. Berhudar olasun. İki cihanda yüzün ak, ekmeğüm sana helal olsun. 

Bir tuğ reca eylemüşsün.

Ya Gazi Bali Beg, daha bir tuğ zamanı degüldür. Gerçi sen bize bu hizmeti ve eyüliği eyledün. Ben dahi senün eyüliğün mukabelesinde size üç eyülik eyledük.

Biri budur ki; size emirü’l müminin hitabetiyle hitap eyledük.
İkincisi budur ki; sana hil’at-i fahire gönderdük.

Üçüncüsü budur ki; Hazret-i Resulü Ekrem sallallahü teâla aleyhi ve sellem efendimüzün tuğın virdük.

Nefsine Gurur Getürmeyesin

Seni bu üç nesne ile ta’zim ü tekrim eyledük (ululadık). Bunların üzerine asla bir ihsan olmaz. İmdi sen dahi bu eyüliklerin şükrini yirine getürmeye sa’y eyleyesün (çalışasın) ve her iş Allah’dan bilesün ve zinhar (katiyyen) nefsüne gurur getürmeyesün. ‘Kendü kılıncum ile bu kadar memleket feth eyledüm’ dimeyesün.

Memleket Allah’undur. Saniyen Hazret-i Peygamberündür. Salisen emr-i Hak ile Halifenündür ve Beg olmak iki kefelü bir terazidür. Bir kefesi cennet bir kefesi cehennemdür.

Şunlardan olagör ki, gözleri uyur ise kalpleri uyanukdur. Cümlenin ser-çeşmesi (başı) adldir. Anı ide-gör ki bir günün ibadete sayulur. Hak subhanehu ve teâlâ cümlemüzi adil kullarından eyleye.

Ser’asker ve Beglik hesabiyle hükmün yüridüği yerlerde olan zulmü ta’addiden (tecavüzden) ruz- ı mahşerde bize itab (azarlama) olur ise senün damenüne (yakana) yapışam. Ola ki, ol günde şerm-sâr (mahcûb) olmayub yakanı selamet ile alasun.

Bir âdemi hizmete kullanmak murad idünürsen zinhar zahiri haline itimad eylemeyesün. Çok kimseler var ki elinde fursat olmadığı vakit salah yüzini gösterirler. Eline fursat girdiği vakitte Nemrut olur.

Halka Şefkatle Muamele İdesün

İhtiyarlarını baba bilesün. Daha aşağıların kardeş bilesün. Daha aşağıların oğul bilesün. Oğullarına merhamet ve şefkat idesün. Karındaşlarına ikram eyleyesün. Babalarına ta’zim ve tekrim (hürmet) eyleyesün. Asker-i İslâm’a bir vech ile müzâyeka (sıkıntı) çekdüremeyesün. Ve ol diyarlarda mütemekkin olan (oturan) ibadullah fukarasın gözleyesün. Sadakaya muhtaç bulunanlarun beyt-ül-mâl-i müsliminden kisvetlerin (elbise) harclerin ve zahirelerin göresün. Fukara Hakk Teala’nın kuludur. 

Beyt-ül-mâl-i müslimin ibadullah hakkıdur ve “Sadat-ı kiram” dan (seyyidlerden) mütemekkin olmış (ikamet eden) var ise ism ü resmi ile Asitaneme (payitahta) arz idüb bildiresün. Miri tarafından vazife tayin olınub Evlâd-ı Resule bir vech ile müzâyeka (sıkıntı) çekdirmeyesün ve reaya (müslüman olmayan teb’a) fukarasına ester ve süri saf zahirelerinden maada yarım akçe teklif ve rencide olınduğına kat’a rızam yokdur ki bizim reâyamuzun rahat-ı halini küffarun reayası görüb reşk eylesünler (kıskansınlar) …”

Kaynak: DTCF Kütüphanesi İ. S. Sencer Yazmaları 1/2555.

İbrahim Atay

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 242