Kafkasya - KırımMakaleler

Kafkasya Mücahidi Şeyh Şamil Niçin Teslim Olmak Mecburiyetinde Kaldı?

1

859 senesiydi. Çok sayıda Rus askeri Lezgi dolaylarına gelmişti. İslâm mücahidleri ise iki seneden beri cihadla meşgul olduklarından ekip biçememiş, bundan dolayı zahiresiz kalmış ve açlık sebebiyle mağlup olmuşlardı.

Dağıstan ahalisinin, müstakil bir hükümdarı olmadığı gibi savaş malzemeleri sağlayacak bir idare de yoktu. Herkes mühimmat ve erzakını bizzat bulup buluşturmaya mecburdu. Ekseriya kafirlerden alınan ganimetlerin beşte biri beytül mâle (devlet hazinesine) ayrıldıktan sonra kalanları gaziler arasında bölüştürülüyordu. Mücahidler daimi suretle düşman karşısında bulunduklarından, kadınlar ve çocuklarla savaşa yaramayanlar ziraat işleriyle meşgul olurlardı.

Dağıstan beldelerinin birçoğu Rusların eline geçmiş, ileri gelenlerin bir kısmı da dünya emeliyle moskof taraftarı olmuştu. Lakin takva sahipleri fırsat buldukça ya bizzat yahut çoluk çocuklarıyla hicret ederek Şamil’in yanına gelir, ikram ve ihsanına mazhar olurlardı. Avar ahalisi de Ensar-ı Kiram gibi bu muhacirlere yardım etmekten geri durmazlardı.

Rusların işgali altında bulunan Dağıstan beldeleri şunlardır: Gazi Kumuk, Karâlel, Tabeserân, Karahîdak, Alaş, Yahsa, Kaberta, Neay, Çeçenistan, Çerkezistan, Nasiran, Ğalğa, Abah, Çâr, Tiflis, Şekî, Gence, Karabağ, Şirvan, Kaba, Demirkapı, Şure.

Bu memleketler ahalisinden olup da Ruslarla çarpışan Avar halkıyla Çeçenlerden bazıları Dağıstan’ın tam ortasında sakindirler. Alınan memleketlerden en büyüğü Tiflis, Su, Hava, Zevkü Safâ ve ticaret itibariyle en önemlisi de Şekî şehridir.

Bu memleketlerdeki ahalinin büyük kısmı Müslüman olup, az miktarı da Ermeni, Gürcü, Yahudi ve Hristiyan denilip görünüşte Hristiyan fakat gerçekte putperest olanlardı.

Dağıstan Müslümanları Hanefî ve Şafiî mezheplerinden olup ehli sünnettirler.

Dağıstan beldelerinde Rum, Ermeni, Yahudi, Gürcü, Çerkez, Çeçen ve Lezgi dilleri konuşulurdu.

1859 yılında Ruslar pek çok kuvvetle yedi koldan Lezgi toprakları üzerine yürüdüler. Bu kolların herbirine karşı koyulduysa da, mücahidlerin azlığı ve düşmanın artan kuvveti dolayısıyla galibiyet Ruslar’da kalıyordu. Hele Suğruk köyündeki mücahidler çok az oldukları halde, yüzlerce düşman öldürdüler, fakat nihayet geri çekilmeye mecbur oldular. Bunlardan oniki kişi ölünceye kadar savaşa devam etmek üzere ahdettiler ve onikisi de ahdini yerine getirip muradlarına erdiler, şehid oldular. Allah onlara rahmet eylesin.

Yeni Darga’dan sonra Suğruk’un da düşman eline geçmesi, İslâm mücahidlerini sığınacak yerden mahrum bıraktı. Ancak korunma ve müdafaaya elverişli Gunip dağındaki köy kalmıştı. Bunun bir tarafı gayet sarp ve yalçın kaya olup üç tarafı Rusların işgali altında bulunuyordu.

Şeyh Şamil yüz kadar sadık mücahidlerle bu sarp tarafından tırmanıp bin türlü meşakkatle dağın tepesine çıkabildi. 1860 Muharrem’in başıydı. Daha sonra katılanlarla mücahidlerin sayısı üçyüze ulaştı.

Ruslar dağı kuşattılar. Hücum ile muvaffak olamayacaklarını anladıkları için hile yoluna saptılar. Tepedeki mücahidleri ele geçirmek için üç taraftan muharebeye devam etmek suretiyle yukarı çıktılar.

Şamil o tarafa karakol olarak on kişi koymuştu. Bunlar Rusların harekâtından habersiz olduklarından birdenbire düşmanı karşılarında gördüler ve bir ani hücum neticesinde şehid oldular. Nöbetçilerin şehadetlerinden ve mücahidlerin savaşla meşguliyetinden istifade eden Ruslar, birbiri arkasına merdivenden tırmanıp tepeye toplandılar. Şamil bundan haberdar olunca mahiyetiyle beraber köyün mescidine girdi ve oradan müdafaaya devam etti.

Rus çarı, Şamil’in her ne olursa olsun canlı ele geçirilmesini emretmişti. Aslında Ruslar umumi bir hücumla mescidi ve içindekiler bitirmek istiyorlardı. O yüzden Şamil’e barış yapma teklifinde bulundular, o ise düşmana güvenmediğinden ret cevabı verdi.

“Sizi Müslümanların halifesine gönderelim” dediler. Bu teklif Şamil’in yoldaşlarını yumuşattı. Sulhü kabul etmesi için ısrara başladılar. Bir taraftan da Gazi Muhammed’in kayınpederi Danyal ile Şamil’in oğlu Muhammed Şafiî’in kayınbiraderi İsmail’in Ruslar adına teminat vermeleri üzerine Şeyh Şamil İstanbul’a yollanmak şartı ile ve yirmi kadar sadık arkadaşıyla 1860 Safer ayının ortalarında teslim oldu.

Şeyh Şamil vaadedilenin hilafına olarak Rusya’ya gönderildi. 1870 tarihine kadar muhterem bir esir halinde kaldıktan sonra, anılan senede İstanbul’a gönderildi. İstanbul’da Sultan Abdülaziz Hanın büyük saygısına mazhar oldu daha sonra da Medine-i münevvereye gitti.

1871 Zilkâde’sinin 25. Çarşamba günü akşam ezanına çeyrek kala vefat etti ve Cennet-ül Bâkiye defnedildi.

Hedanlı Hacı Muhammed

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 242