alkanlarda Türk demek hâlâ Müslüman demektir. Mesela Boşnaklar yani Bosnalılar Müslüman oldukları için Slavlığı kabul etmiyorlar bilakis kendilerini Türk kabul ediyorlar.
Bu gerçek maalesef Cumhuriyet ile birlikte Türkiye’de değişmiş durumda. Bunun yanında Sırp demek Ortodoks demeye gelir. Yani bir Sırp Müslüman olduğunda Sırplıktan da çıkmış oluyor. Anlayacağınız işin manevî boyutu ön planda. Sırplar son derece Ortodoksluk mutaassıbı insanlar. Fakat ilk bakışta bunu fazla belli etmezler. 19. asırdan itibaren Osmanlının başını ağrıtan Balkan isyanları işte bu Ortodoks-Slav milliyetçiliğine dayanmakta idi. Tarihçi Kemal Karpat’ın dediği gibi Balkanlardaki milliyetçilik Ortodoksluk temeline dayanan bir milliyetçiliktir.
Balkanlarda Slavların tarihi fazla eskiye gitmez. Sırplar Balkanlarda ilk devletlerini 11. asrın sonunda kurmuşlar. Bu devletlerin en güçlüsü 1346 yılında Stefan Duşan tarafından kurulan Sırp Krallığıdır. Osmanlıların Sırplarla ilk karşılaşmaları 14. asır ortalarında olmuştur. 1371’de Sultan Birinci Murad’ın kumandanı Lala Şahin Paşa önderliğindeki Osmanlı ordusu Sırp ve Bulgar ittifakından oluşan kalabalık bir Haçlı ordusunu mağlup ettiler. Bu savaşa Sırpsındığı savaşı denir ki anlamı “Sırp kırımı” demektir.
1389 yılındaki Kosova savaşı da Osmanlılar ile Sırplar arasında cereyan eden ve zaferle neticelenen bir savaştır. Bu savaşta Sultan Birinci Murad şehid edilmiştir. Sırp Kralı da aynı savaşta ölenler arasındadır. Sırbistan’ın büyük bölümü Osmanlıların eline geçmesine rağmen Belgrad ancak 8 Ağustos 1521’de Kanunî tarafından fethedilebilmiştir. Belgrad Osmanlılar tarafından imar edildi. Şehre pek çok Türk ve diğer Müslüman unsurlar yerleştirildi. Sırplar daha çok kırsal kesimde yaşamaktaydı. Viyana kuşatmasındaki başarısızlığı fırsat bilen Avusturya önderliğindeki Haçlı ittifakı şehri 1688 yılında kuşatıp işgal etti. Bu işgal ancak iki yıl sürdü.
Belgrad 1717-1739 ve 1789-1791 yılları arasında fasılalarla Avusturyalıların eline geçti. Bu işgallerde ciddî oranda yağmalanan Belgrad’da pek çok cami de tahrip edilmiştir. Sırbistan’da cami tahribatı yakın dönemlere kadar sürmüş. Vaktiyle 273 camili bir şehir olan Belgrad’da bugün sadece Bayraklı camisi var. Uzun yıllar Osmanlının adil yönetimi ile varlığını sürdüren Sırplar, Rusların kışkırtması ile isyan etmişler. 1803 yılında Osmanlıların Kara Yorgi, Cermenlerin Karageorge, Sırpların ise Kara Corcev veya Sırnı Corcev dedikleri sıradan bir çobanın liderliğinde isyan eden Sırplar, 1807’de Belgrad’ı işgal etmişler. Bu işgal altı yıl sürmüş. Şehir nihayet 1813 yılında geri alınmış. Kara Corcev de kaçmış.
Bundan birkaç yıl sonra Miloş Obrenoviç liderliğinde yeniden ayaklanan Sırplar yine mağlup olmuşlar ama Osmanlılar onlara bazı imtiyazlar vermiş ve nihayet 1830 yılında resmen özerk Sırp Prensliği kurulmuştur. Miloş Obrenoviç de bu prensliğin ilk prensi olmuş. Bununla birlikte Belgrad, Semendire (Smederevo), Böğürdelen (Şabac) kalesi gibi Sırbistan’daki bazı kalelerde Osmanlı askerleri kalmaya devam etmiştir.
Osmanlılar Sırplara belli sayıda asker besleme hakkı da vermiş; fakat her zaman olduğu gibi bu iyilikten maraz doğmuş ve Sırplar şehirdeki Müslümanlara karşı katliama başlamışlar ve hatta kaledeki Osmanlı askerlerine hücuma yeltenmişlerdir. Neticede Müslümanlar şehirden göç etmişlerdir. Daha sonra Batılı ülkelerin baskısı ile Sultan Abdülaziz, Nisan 1867 tarihinde Belgrad’da bulunan son Osmanlı taburunun da oradan ayrılması için irade çıkarmıştır. 1878 Berlin Antlaşması ile Sırbistan Prensliği tam bağımsız hâle gelmiş. Bu tarihten sonra ülkede Karacorceviç ve Obrenoviç hanedanları hüküm sürmüştür.
Bugün Kalemegdan parkının girişinde yer alan bir taştaki yazıtta Nisan 1867 tarihinde Belgrad’daki son Osmanlı askerlerinin çekilmesine dair Sultan Abdülaziz’in hattıhümayununun Sırp tarafına teslim edilişi yazılıdır. Ayrıca bu olay taşa kazınarak resmedilmiştir. Bugün Sırplar 19 Nisan tarihini ilk bağımsızlık günü olarak kutluyorlar.
Balkan savaşlarında galip gelerek Üsküp ve Manastırı işgal eden Sırplar Birinci Dünya Savaşının başlamasına da sebebiyet verdiler. 28 Haziran 1914 tarihinde Gavrilo Princip adında bir Sırp Avusturya-Macaristan veliahtı Arşidük Franz Ferdinand’ı bir saldırı sonucu öldürünce Osmanlının yıkılmasıyla neticelenen Birinci Dünya Savaşı başlamış olur.
Savaş sonunda yani 1918’de Hırvat ve Slovenleri de yanlarına alan Sırplar Yugoslavya Krallığını kurmuşlardır. 1941 yılında Belgrad, Nazi Almanyası tarafından işgal edilmiş, Yugoslavya toprakları İtalya, Bulgaristan ve Almanya arasında paylaşılmıştır. İşgale karşı iki grup direniş göstermiş. Bunlardan biri Bosna soykırımında adlarını sıkça duyduğumuz Çetnikler, diğeri de Sovyet destekli Partizanlar. Çetnikler faşizan bir yol takip etmişlerdir.
Partizanların lideri Josip Broz Tito idi. Partizanlar Sovyetlerin de desteği ile Ekim 1944’te Belgrad’ı ele geçirmiş ve daha sonra Çetnikleri de bertaraf etmiştir. Böylece ülke 1945’te Demokratik Yugoslavya Federayonu, 1946’de Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti, son olarak da 1963’de Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti adını almıştır.
Mustafa Durdu