MakalelerTürkistan

Büyük Türk Devlet Adamı Sultan Sencer ve Selçuklular

S

elçuklular, İslam dünyasının çoğuna ve fethettikleri Anadolu’ya sahip olduktan sonra güçlü bir siyasi birlik oluşturarak, hâkimiyetlerindeki topraklarda yaptırdıkları camiler, medreseler, kütüphaneler, hastaneler, zaviyeler, kervansaraylar ile buralara ve mensuplarına yapılan vakıflar sayesinde bir ilim ve kültür ordusu yetiştirerek, askeri ve siyasi güçlerini artırmışlardır. Bir taraftan bu medreseler vasıtasıyla ilmi ve âlimi koruyarak yükseltmiş, bir taraftan da yetiştirdiği irfan ordusunu da İslam dünyasına, Anadolu’ya göndermiştir.

Selçuklu Sultanları, Hatunları, Melikleri ve Beyleri âlimlere, din adamlarına, şair ve sanatkârlara çok büyük ilgi gösterirlerdi. Onlar için kurdukları müesseseler ve yaptıkları ihsan ve yardımlar o kadar fazla idi ki hayrete düşürecek kadardı. Âlimler ve din adamları karşısındaki tevazuları ve saygıları çok yüksek derecede idi. Fethettikleri yerlere girdiklerinde ilk işleri âlimleri ve din adamlarını ziyaret eder veya kabul ederlerdi.

Âlim, riyaziyeci, tabip, sanatkâr, edip ve şairlerin çoğu Selçuklu saraylarında bulunmuş, himaye görmüş, kurulan vakıf ve medreseler de yetişmelerine yardımcı olunulmuştur. Selçukluların ilmi, dini ve hayri yaptırdıkları müesseseler, İslam ve Türk dünyasında destan olmuştur. Âlimlere, vaizlere, şairlere, sanatkârlara hilatlar (süslü kaftan) giydirilir, hediyeler verilir, görülmemiş ayin ve şenlikler yaptırırlardı.

 Sultan Sencer’in sarayı ve çevresi âlim, din adamı, edip, şair, tabip ve filozoflarla dolu idi. “Bunlara bir defa beş gün zarfında onlara yaptığı ihsanlar yedi yüz bin dinar nakit, bin atlas elbise, pek çok at ve sair kıymetli eşya olup kendisinin ve devletinin haşmeti ile münasipti. Hazinedarı kendisine hazinenin boşalacağından bahsettiği zaman tekrarbenim hakkımda mala meyletti denilmesi çirkin olur; bu atlas elbiseleri de emirlere dağıt’ cevabını verdi.” [1]

Medeniyet tarihinde ilk defa Selçuklular devrinde ilim ve tahsil, bu derece önem görmüş, himaye edilmiş, yayılmıştır. İslam dünyasının ve Anadolu’nun her tarafı cami, medrese, kütüphane, tıp merkezi, hastane, imaret, zaviye ve kervansaraylarla doldurulmuş, bunların korunması ve yaşaması, devam etmesi içinde vakıflar kurmuşlardır. “Filhakika bir ilim ocağı olarak medreselerin devlet eli ile teşkilatlanması, tahsilin vakıf sureti ile meccani olması ve İslam dünyasına yayılması Selçukluların eseridir.” [2]

Sultan Sencer’in uzun süren saltanatında pek çok âlim ve din adamı, edip, şair, tabip, sanatkâr yetişmiştir.

Sencer, Sultan Melikşah’ın oğlu olup 1086 yılında Sincar’da doğmuştur. Küçük yaştan itibaren iyi bir eğitim ve terbiye almış, devlet idaresini öğrenmiştir. Devlet idaresinde bulunarak fetihlerde başarı göstermiş, isyanları bastırmıştır. 1119’da Selçuklu Sultanı olup birçok fetihler yaptı, zaferler kazandı. Gazne, Irak, Azerbaycan, İran, Harez, Afganistan ve Kaşgar üzerinde hâkimiyetini kurdu. Saltanatı döneminde devlet düzenini yeniden tanzim etti ve kendisine Sultan-ül Azam unvanı verildi.

Sultan Sencer din adamlarına, âlimlere, şairlere, sanatkârlara çok önem verirdi. Sarayında eksik etmezdi. Allah dostlarının yanında bulunmasından hoşlanırdı. Onların nasihatlerine çok önem verir, can kulağıyla dinlerdi. Hata yaptığında uyarılmasını ister, kim olursa olsun kendisine yapılan şikâyeti sabırla dinler, adaleti yerine getirirdi.

Sultan Sencer zamanında sultanın desteği ve teşvikiyle Horasan, bütün İslam âlemine, Anadolu’ya din ve ilim adamı gönderen bir merkez olmuştu. Daha hayatta iken yaptırdığı türbesi, devrinin medeniyeti hakkında fikir veren şaheser bir sanat eseridir.91 yaşında 29 Nisan 1157 yılında vefat etti ve Merv’de kendi yaptırdığı türbesine defnedildi.

Sultan Sencer devrinin en büyük âlimi, şöhreti günümüze kadar devam eden İmam-ı Gazzali hazretleridir. İmam-ı Gazali hazretleri 1058 (H. 450) yılında Horasan’ın Tus şehrinde doğdu, 55 yaşında vefat etti. O kadar çok kitap yazdı ki, ömrüne bölünce her güne 18 sayfa düşmektedir



[1] Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti, Boğaziçi Yayınları, 1996, s.125.

[2] Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti, Boğaziçi Yayınları, 1996, s.328.

Necdet Bayraktaroğlu

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 242