Kafkasya - KırımMakaleler

Bakünâme

A

merika’daki dostlar (Türk dostlar) soruyor: “Ee, anlaşabildiniz mi Azerbaycan’da? Dillerini anladınız mı?” Bu soruyu soranlara kızıyorum. Azerbaycan’ın dili Türkçe’den farklı bir dil değil ki! Türkçe’nin şivelerinden biri. Türkçe ırmağı o taraftan, o yoldan aktı geldi Anadolu’ya. Geçtiği yerlerde kurumadı, devam ediyor! Elbette farklılıklar var. Memleketimiz dahilinde de değişik bölgelere, şehirlere gittiğimizde Türkçe’nin farklı söyleyişleriyle karşılaşmıyor muyuz?

Bazen yepyeni kelimeler çıkıyor karşımıza, yahut yazı dilimizdeki bazı kelimelerin farklı şekillerde söylenildiğini görüyoruz. Azerbaycan’da bu farklılıklar biraz daha çok. Hepsi bu! Ama oradaki dil özbeöz Türkçe ve anlaşamamamız için bir sebep yok! Hele biraz Anadolu ağızlarına ve biraz da Osmanlı Türkçesi lügatine âşina olanlar için anlaşmak daha kolay. Çünkü hem, bizim dildeki “özleştirme” çabalarımız sırasında Türkçe’den karga tulumba attığımız, unuttuğumuz kelimeler orada kullanılıyor hâlâ; hem de Anadolu ağızlarında kullanılmakta olan, İstanbul Türkçesi’nde farklı imlâlarla yer alan veya hiç yer almayan kelimeler.

Meselâ, “pambık.” Anadolu’nun birçok yerinde köylümüz pamuğa “pambık” der. Azerbaycan’da şehirliler de öyle diyor, yazı dilinde de öyle. Yine meselâ, bizim bazı bölgelerde yüzmek yerine “çimmek” denir, bilirsiniz. Azerbaycan’da yazı dilindeki kelime bu. Hatta plaj yerine “çimerlik” diyorlar. Bunun dışında bazı kelimeleri bizdekinden biraz farklı mânâ ile kullanabiliyorlar. Meselâ, “Doğru mu?” diye soracaklarında “Düz mü?” diye soruyorlar. Eklerde de farklılıklar var. Bunun dışında Rusça’dan giren kelimeler var. 

Neyse, bu küçücük köşede Azerbaycan ve Türkiye Türkçelerini mukayese edemem zaten. Ama Azerbaycan bir Türk ülkesi, konuştukları dil Türkçe. Hatta o kadar ki… Polislerin düdükleri, arabaların kornaları, taş kırma, asfalt delme makinelerinin gürültüsü, havuzlardaki fıskıyelerden dökülen suların şırıltısı, Hazar kıyısındaki martıların mırıltısı bile bana Türkçe geldi! Amma velâkin İnce Sanat Müzesi’nin girişinde…

Giriş biletini verecek olan hanım kız, “beşerden 10 Manat” deyip iki bilet uzatmıştı ki… Baktım, biletler pek kaliteli kâğıda basılmış. “Ne hoş biletlermiş…” filan diye konuşunca, camekânın ardındaki kızımız “Özür isterem” dedi. “Siz hâricîsiniz, beheri 10 Manat o zaman.” Harici mî? 5 Manat, 10 Manat mühim değil de… Bizi “hâricî” saydılar! Ona yanarım! Üstelik hâricîlere verilen biletler de daha âdi kâğıda basılmıştı.

Ayşe G. Tunceroğlu

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 242