A
fganistan’da Peştunlar ve Taciklerden sonra üçüncü kalabalık etnik grup Türklerdir. Türklerin yaşadığı Afganistan’ın kuzey bölgesi “Afgan Türkistanı” olarak da bilinir. Bu bölge her ne kadar Afganistan sınırları içinde kalsa da, Hazar Denizi’nden Kaşgar’a, Urallardan Hindukuş Dağları’na kadar uzanan büyük Türkistan’ın doğal bir parçasıdır.
Ülkenin en doğusundaki Vahan Koridoru’ndan en batısındaki tarihi Herat şehrine kadar uzanan Afgan Türkistanı, Katağan ve Türkistan olmak üzere iki bölgeye ayrılır. Adını bir Özbek aşiretinden alan Katağan bölgesinin merkezi Kunduz, Türkistan’ın merkezi ise Şebergan’dır.
Afganistan MS I. yüzyılda yaşamış olan en eski Türk boyu Yueh-Çi’lerden 1747’de ölen Nadir Afşar’a (Avşar) kadar hep Türklerin yönetimi altında olmuştur. Birer Türk boyu olan Akhunlar, Gazneliler, Göktürkler, Selçuklular, Timurlular, Şeybani Özbekleri, Harezmşahlılar ve Avşarlar Afganistan’da derin izler bırakmıştır. XIX. yüzyılın sonunda da Afganistan’da çeşitli Özbek hanları hüküm sürmüştür.
Afganistan’da Türkler kesif olarak kuzey illerinde yaşarlar. Bununla birlikte ülkenin güney bölgelerinde de bazı Türk boyları bulunur. Bunların çoğu, Peştun veya Taciklerle kaynaşarak milli kimliklerini kaybetmiştir. Yine de kuzey Afganistan tamamen Türk’tür. Bu bölgede Türkçe bilen biri dil problemiyle karşılaşmaz.
Afganistan’da en kalabalık iki Türk boyu Özbekler ve Türkmenlerdir. Bölgede ayrıca Kazak, Kırgız ve diğer bazı Türk toplulukları da bulunur.
Afganistan’da Türklerin toplam nüfusu 5 milyon kişi olarak tahmin edilmektedir. Bunun 2 veya 2,5 milyonunu Özbekler, 1,5 veya 2 milyonunu Türkmenler, geri kalanını da öteki Türk boyları oluşturur. Afganistan’da savaş yüzünden son 20 yıldan beri nüfus sayımı yapılamadığından yukarıdaki rakamlar daha önceki sayımlar ve nüfus artışı göz önüne alınarak, tahmini olarak verilmiştir.
Genelde tarım ve ticaretle uğraşan Afgan Özbekleri, yoğun olarak Tehar, Badağşan, Semengan, Şebergan, Mezari Şerif, Kunduz ve Faryab illerinde yaşarlar.
Afgan Türkistanı’nın Katağan bölgesinde yaşayan Özbekler, Özbek adıyla anılırken, Şebergan ve Faryab illerindeki Özbeklere, bilinmeyen bir sebeple Tat denir. Bununla birlikte Tatlar ile Özbekler arasında dil ve kültür açısından herhangi bir farklılık yoktur. Tıpkı Türkmenler, Kırgızlar ve Kazaklar gibi Özbekler de Sünni’dir.
Afganistan’ın ikinci kalabalık Türk topluluğu olan Türkmenler, yine Afgan Türkistanı’nda, kuzeydeki Kunduz’dan en batıdaki Herat’a kadar olan bölgede yaşarlar. İran veya Türkmenistan’daki Türkmenlerden farklı olarak, Afgan Türkmenlerinin çoğu Ensarı boyuna mensuptur. İran’ın Türkmen Sahra bölgesinde Yomut Türkmenleri, Türkmenistan’da ise Teke Türkmenleri çoğunluktadır. Ensarılar,
Türkmenlerin Tekelerden sonraki ikinci büyük boyu sayılır.
Kuzey Afganistan’da Ensarılardan başka Türkmenlerin öteki boylarına mensup küçük topluluklar da bulunur. Mesela batıdaki Herat kentinde Teke ve Yomut boylarına mensup birkaç yüz Türkmen ailesi yaşar. Buradaki Yomutlar, 1927 yılında Afganistan’a geçerek Herat çevresine yerleşen, Türkmenlerin efsanevi lideri Cüneyt Han’ın yakın akrabalarıdır.
XIX. yüzyıla kadar göçebe bir hayat süren Türkmenlerin hemen hepsi XX. yüzyılın ilk yıllarından itibaren yerleşik hayata geçmiştir. Geçmişin yüreklere korku salah atlı süvarileri olan Türkmenler, 1920’li yıllarda Bolşevikdere karşı amansız bir bağımsızlık mücadelesi sürdürmüş, ama uzun bir ölüm kalım savaşından sonra nihayet bozkırın mahrumiyetine boyun eğmek zorunda kalmışlardır.
Cüneyt Han, tıpkı İtalyanlara karşı bağımsızlık mücadelesi veren Libya’nın halk kahramanı Ömer Muhtar gibi, ülkesinin ve halkının hürriyeti için uçsuz bucaksız Karakum Çölü’nde at koşturmuş, Menşevik ve Bolşeviklerin korkulu rüyası haline gelmiştir.
VII. yüzyıldan beri Afgan Türkistanı’nda yaşayan Türkmenlerin önemli bir bölümü, 1887’de Afgan-Rus sınırının çizilmesinden sonra bugünkü Türkmenistan’a geçti. Geride kalan Türkmenler ise yerleşik hayata geçerek, tarım ve hayvancılıkla uğraşmaya başladı. 1920’li yılların başında Bolşeviklerin Türkistan ülkelerini teker teker işgal etmelerinden sonra, Türkmenistan’dan Afganistan’a büyük bir Türkmen göçü başladı.
1930’lu yıllarda Türkmenistan’da komünistlerin uygulamaya koyduğu mecburi kolektifleştirme sırasında da Afganistan’a doğru ikinci bir göç dalgası daha yaşandı. (Benim mensup olduğum aile de 1930’1u yıllarda Afganistan’a göç eden Türkmenler arasında yer alıyordu.)
Afganistan ekonomisinde önemli bir yeri olan Türkmenler, tarım, hayvancılık ve ticaretle uğraşır. Ülkenin en önemli ihraç malları arasında yer alan Türkmen halıları ve “Karakum” derilerini Türkmenler üretir. Başarılı tüccarlar olan Türkmenler, maalesef bu başarılarını siyaset alanında pek sürdürememişlerdir. Bunda Afgan hükümetinin Türklere karşı izlediği sömürü siyasetinin etkisi büyüktür.
Diğer Türk Boyları
Afganistan’da bulunan bir başka Türk topluluğu Kazaklardır. Ülkenin kuzeyinde yaşayan Kazakların önemli bir bölümü, Rusya’daki iç savaş ve Bolşevik Devrimi sırasında bugünkü Kazakistan’dan kaçarak kuzey Afganistan’a sığınmıştır. Genellikle Mezarı Şerif, Kunduz ve Tehar illerindeki kent merkezlerinde Özbeklerle karışık halde yaşayan Kazaklar, esas olarak ticaretle uğraşırlar. Afganistan Kazaklar, Özbeklerle bir arada (aynı mahallelerde) yaşadıkları halde asimile olmamış, Kazak dilini ve kültürünü titizlikle Korumuşlardır. Afganistan’da yaşayan Kazakların sayılan= 50 000 civarında olduğu sanılmaktadır.
Konuştukları dil ve kültür açısından Kazaklara son derece benzeyen Kırgızlar ise Afganistan, Tacikistan ve Çin sınırının kesiştiği Vahan Koridoru’nda yaşarlar. Sayılarının 10 000 civarında olduğu tahmin edilen bu bölgedeki Kırgızların 4 000 kişilik bir bölümü, 1982’de, liderleri Rahmankul Han’ın öncülüğünde, sürüleriyle birlikte Pakistan’a geçmiş, oradan da Türkiye’ye iltica ederek Van’a yerleşmiştir. Denizden 5 000 m yükseklikteki dağ eteklerinde son derece fakir bir hayat süren Kırgızlar hayvancılıkla uğraşırlar.
Şehre çok seyrek inen Kırgızlar, üç ülke sınırının kesiştiği stratejik bir bölge olan Vahan Koridoru’nda, ülkedeki diğer topluluklardan ayrı, son derece izole yaşarlar.
Afganistan’da var olan bir başka Türk topluluğu da Karakalpaklardır. Özbekçe ve Türkmence’den çok farklı bir dil konuşan ve 1917’deki Bolşevik Devrimi’nden sonra Afganistan’a geldiği sanılan Karakalpakların sayısı konusunda kesin bir rakam vermek zordur. Karakalpaklardan yaklaşık 2 000 kişilik bir grubun, 1950’lerde Afgan Türkistanı’ndan göçerek, başkent Kâbil ile ünlü Hayber Geçidi arasında yer alan Celalâbad şehrine yerleştiği bilinir.
Esedullah Oğuz