Kafkasya - Kırım

Ahıska, Ahıska Türklerinindir!

C

umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD’de Ahıska Türklerini kabul etti. 

New York’taki Türk Evi’nde anlamlı bir jest ile de taçlandırıldı. Dünya Ahıska Türkleri Birliği iş birliği ile düzenlenen programa katılan çok sayıda Ahıska Türkü’ne T.C. vatandaşlığı kimlikleri takdim edildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, buluşmada yaptığı konuşmada, “…Ahıska Türklerine en fazla sahip çıkan, meselelerini çok yakından takip eden hükûmetiz. Bizden önce vatandaşlık verilen Ahıska Türkü sayısı oldukça sınırlıydı…” dedi.
Peki Ahıska Türkleri kimdir? Ahıska sürgünü ne zaman ve kimin zamanında gerçekleşti? Ne yazık ki Türk toplumunun büyük çoğunluğu bu meseleye oldukça yabancı.
Ahıska, bugün Gürcistan sınırlarında kalan bir yerleşim yeri. Büyük Ahıska Sürgününden önce Ahıska Türkleri bu şehirde ve genel manada da Kafkasya’da yaşıyorlardı. Türkiye’ye bağlılıkları, Türkiye Türkçesini konuşmaları ile Anadolu Türklüğünün bir parçası olan Ahıska Türklerinin bu hali Sovyet lideri ve diktatörü Josef Stalin’in gözünden kaçmadı ve bunu tehlike olarak gördü.
14 Kasım 1944 tarihinde Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti sınırları içindeki Mesheti bölgesindeki yaklaşık 95 bin ahıska Türkü köy ve kasabalarından toplanıp sığır vagonlarına dolduruldu ve Orta Asya’nın değişik bölgelerine sürüldü.
Bu tehcir soğuk kış günlerine denk getirilmişti. Kötü şartlar sebebiyle kısa zamanda 12 bin insan hayatını kaybetti. Katil Stalin’in emri ile NKVD Şefi Lavrenti Beriya başkanlığında binlerce NKVD personeli tarafından yürütülen bu soykırım hareketi, çok acımasızca gerçekleştirildi.
Ahıska Türklerinden boşaltılan bütün Mesheti coğrafyasına Ermeniler yerleştirildi!
Pasoflu Şair Âşık Zülalî bakınız şu dörtlükle ne diyor:
Ahıska gül idi gitti
Bir ehil dil idi gitti
Söyleyin Sultan Mahmud’a
İstanbul’un kilidi gitti
Amaç bu idi zaten. Kafkasya’yı demografik mühendislikle Anadolu ile Türkistan arasına set olarak kullanmak ve Türk milletini birbirinden ayırmak düşüncesi başarılı olmuştu. Artık Türkistan “demir perde” ile sarılmıştı!..
Aradan uzun yıllar geçmiş, katil Stalin ölmüş ve yerine Nikita Kruşçev geçmişti. Kruşçev döneminde sürgün edilen pek çok halk eski topraklarına geri gönderildi. Sadece üç topluluk; Kırım Tatarları, Volga Almanları ve Ahıska Türkleri serbest kalsa da eski vatanlarına gönderilmiyordu.
Kırım’a Rus, Ahıska’ya Ermeniler yerleştirilmişti! Coğrafya demografik olarak temelinden sarsılmış ve Türkler kendi vatanlarında azınlığa düşürülmüştü. Bugün Ahıska Türkleri farklı ülkelere göç etmekle birlikte özellikle Ahıska’ya yerleşmek istiyorlar. Buna ne Gürcistan ne de Rusya sıcak bakıyor! Bu mesele mutlaka çözülmelidir. Tarih şahittir, Ahıska, Ahıska Türklerinindir!
Bu hususta da Cumhurbaşkanı Erdoğan şu mühim ifadeleri kullandı:
“Ahıska Türklerinin vatanlarına gönüllü geri dönüşleri için muhataplarımız nezdinde temaslarımızı devam ettiriyoruz. Bu meselenin; dostluk, saygı ve iyi niyet temelinde, insani ve hukuki çerçevede çözüme kavuşturulması için çaba harcıyoruz. İnşallah bundan sonra da sizlerin davasını davamız bileceğiz ve gereken her türlü diplomatik gayreti sergileyeceğiz…”
Gerçekten de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Ahıska Türklerini de Kırım Tatarlarını da bugüne kadar hiç yalnız bırakmadı.
Hasılı, Türkiye Cumhuriyeti, sürgündeki vatansız soydaşlarımıza karşı mesuliyetinin çok büyük ve hayati olduğunun farkında ve gerçekten de bu manada alkışlanası adımlar attı ve atıyor.
Allah razı olsun…
 

İlgili Gönderiler

1 / 36