A
nadolu Selçuklu Devleti’nden önceki Büyük Selçuklu Devleti’nin kurucusu Sultan Tuğrul’dur. O’nun kardeşi Çağrı Beydir. Babaları Horasan valisi Davut Bey, dedelerinin ismi Selçuk Bey’dir. Tuğrul Bey’in oğlu olmadığından 1065’te vefatı üzerine yerine “Alparslan” unvanıyla meşhur olmuş olan kardeşi Davut Bey’in oğlu Muhammed, ikinci Selçuklu Sultanı olur.
Sultan Muhammed Alparslan, bu makama bileğinin hakkıyla geçmiş ve bundan sonra ülkedeki camilerde hutbe, O’nun adına okunmaya başlanmıştır. Payitaht Rey/Tahran şehridir. Anadoluya hakim olan Bizans üzerine Türk akınları, daha Tuğrul Bey zamanında başlamış, Alparslan’la birlikte hız kazanmıştı.
Bizans İmparatoru IV. Romen Diyojenus, 1068’de Türkleri, Anadolu’dan uzak tutmak için bir sefer düzenledi ve Haleb’e kadar ilerledi. Ardından bir sefer daha düzenledi ve bu defa da Fırat’a kadar ilerledi.
Ne var ki Türk akıncı birlikleri, vatan tutmayı hedef aldıkları yeni Kızıl Elma Anadolu içlerine doğru sel gibi akmakta, fırtına olup, kasırga olup vurmaktaydı. Malatya, Kayseri ve Konya gibi önemli şehirler, Afşin Bey ve diğer kahramanlar tarafından hallaç pamuğu gibi atılmaktadır. Sultan Alparslan, Bizans üzerine yaptığı bu taaruzlardan başka, doğuda Kıpçak ve Türkmenleri birliğe dahil etmek için üstlerine yürümektedir.
İlk büyük seferini Gürcistan’a yaptı, Kars ve Ani’yi fethetti. Bu seferinde büyük devlet adamı veziriazam Nizam’ül Mülk ve oğlu çatal yürekli kumandan Melikşah da bulunuyordu. İslâm âlemini sevince gark eden zaferleri üzerine Halife Kaim bi Emrillah, Türklerin layık gördüğü “Alp-Arslan” unvanından başka kendisine “Ebu’l Feth” “Zaferin Babası” unvanını verdi. Ki bu unvan, gelecek Türk Sultanları için de kullanılacaktır. Bugün dahi Sultan Fatih, Sultan Yavuz gibi Padişahlar anılırken hak teslimi cümlesinden terennüm edilmektedir.
Selçuklu Sultanı, Rey’den doğuya ve batıya doğru seferler düzenleyerek Büyük Devlet olmanın imkânlarını aramaktadır. Bu arada Cend’de dedesi Sultan Selçuk’un kabrini ziyaret etmiş ve muhtemeldir ki O’na bu sözü vermiştir. Zira başka isimleri arkada bırakarak tahta geçmenin, ümmetin bahtını ak etmek gibi bir mükellefiyeti vardır.
Bu esnada Mekke Emiri, kendisine elçi göndererek Haremeyn-i Şerifeyn’de hutbenin Halife olarak Bağdat’daki Abbasi Halifesi ve Sultan olarak da Selçuklu Sultanı adına okunduğu haberini ulaştırır. Artık, Büyük Selçuklu Devleti, cihanşümul bir anlam kazanmıştır. İslam dünyasının orta direğidir. O esnada Fatimiî devletinin ortadan kaldırılması, Mısır’ın fethi şartı doğar. Alparslan, Mısır üzerine yola çıkar.
Ne var ki Bizans imparatoru da Türkleri Anadoludan çıkartmak için harekete geçer, daha evvel alınmış olan Malazgirt’i zabtetmiştir. Emir’el Mü’minin Ebul’Feth Sultan Muhammed Alp Arslan, geri döner…
Ufukta bir büyük zafer beklemektedir.
Ufukta 26 Ağustos 1071 ihtişamı durmaktadır.
Malazgirt, İstanbul’a kapı olacaktır.
Rahim Er